Antik Çağ’da Likya Bölgesi olarak adlandırılan Teke yarımadası civarında bulunan antik kentlerden biri de Patara olarak bilinir. Patara Antik Kenti tektonik bir oluk içine kurulmuştur. Kent bir liman şehri olarak hizmet vermiştir.
Patara Antik Kenti Tarihi
Likya Bölgesi’nde yer alan antik kentlerden Ksanthos bölgeye başkentlik ederken Letoon da dinsel merkez olarak görev yapmıştır. Patara günümüzden yaklaşık olarak 3000 yıl öncesinde yerleşime sahne olmuş bir alandır.
Ksanthos ile birlikte Likya Bölgesi’ne başkent olan Patara aynı zamanda Apollon’un doğduğu yer olarak da kabul edilir. Apollon kehanet merkezi olarak bilinmesi de bu sebepledir. Bu kentin bir liman şehri olarak kullanılmasının nedeni denize açılmak için en uygun alan olmasından kaynaklanır.
Patara Antik Kentinin Önemi
Patara Antik Kentinin Önemi her dönemde korunurken Anadolu açısından da Roma’ya nakledilecek tahılların toplandığı ve depolandığı bir liman olma özelliğini taşımaktadır. Patara’nın tarihi M.Ö 3.Yüzyılda Ptolomaios egemenliği sayesinde Likya’nın önemli bir şehri olması ile gelişirken Roma egemenliği döneminde de aynı önemi korumuştur.
Roma döneminde doğu eyaletleri ile bağlantı sağlayan bir deniz üssü olmasının yanı sıra Anadolu’dan Roma’ya gönderilecek tahılların da saklandığı bir limandır. Hıristiyanlar açısından bu kentin önemi ise Noel Baba olarak da bilinen Saint Nicholaos’ın Patara’lı olmasıdır.
Ayrıca kentin önemine dair elde edilen veriler arasında M.S 325 yılında toplanan İznik Konsulü’nde Likya Bölgesi’ni temsil eden tek yetkili kişinin Patara piskoposu olduğu bilgisi de yer almaktadır. Bölge Orta Çağ’da da önemli bir yerleşim yeri olarak kalmıştır.
Günümüzde Patara Antik Kenti arkeolojik değerinin yanı sıra sahillerinde Akdeniz kaplumbağaları ve Caretta Carettaların yumurtlama alanı olarak da dikkat çekmektedir.
